THIS BLOG FOR MY DREAMS,MY LOVES AND ALL STUFF

Hi guys, I try writing in english this time. Because I have been learning english like three years but I just reading and watching, I don't use it explain my self and this is not enough for me unfortunaetly. Cause you know, you must use it if you want to actually learn. And that is it. I am here. Ok, I want to writing my own sentences that's why maybe it won't have be perfect but it will be mine words. And I think this is a good start. I want to tell you my last book I read, today. It is called 'From the Earth to the Moon'. This book really impressed me because the people in the book never give up, they almost always have problems but they find a solution to every situation. Not only that, also they never said '' crazy '' or '' don't, you can't '' to any idea. What's more, these ideas were really insane for at the time. https://www.youtube.com/watch?v=ZhbjdTlRHjc If you look at this link and watch the video, you...

Şimdi bu başlığı açmamdaki en büyük sebep aslında sevdiğim kitapları,film ve dizileri hatta restoranları,mekanları paylaşmaktı.Artık doldurmaya başlasam güzel olacak :) Bu arada muhtemelen çoğunu izlemiş ya da duymuş olabilirsiniz, ben sevdiklerimi paylaşmak istedim. Sizde önerilerinizi yorum olarak bırakırsanız yeni diziler keşfedebiliriz. Dizilerden başlıyorum o zaman ; 1 .Tabi ki ilk olarak;  FRINGE Çok yerde görüp sallamamış olabilirsiniz ya da sizi baymış olabilir ama bi şans verin pişman olmazsınız. Bilim kurgu-aksiyon-polisiye seviyorum diyorsanız ve hala izlemediyseniz hemen koşarak izlemeye gidin, çok şey kaçırıyorsunuz benden demesi...:) 2 .Önyargılarınızı bir kenara atıp sadece anlamaya çalışır birazcık da empati yapmayı denerseniz size çok şey katabileceğine inandığım;  SENSE8 Kurgusuna ve çekimlerine hayran kaldığım bir dizi oldu kendisi, izlerken ciddi anlamda gerildiğim anlar oldu, beni çok etkileyen bir dizi,umarım izlersiniz...

İçimden yazmak geliyor bugün hem de sayfalarca... Yalnız bir sorun var. Ben elime kağıt kalem alıp yazmayı sevenlerdenim ve bu benim işimi zorlaştırıyor açıkçası ama sonra yazdıklarımın okunacak olması düşüncesi beni mutlu ediyor. ( tamam belki bugün okumayacaksınız ama ya yarın okursanız :) Aslında bugün sadece sohbet havasındayım ama yapmam gereken onca iş size yazmam gereken onca yazı varken benim ki biraz lüks kalıyor. Neyse ki bende keyfime düşkün bir insanım çoğumuz gibi. Yapmam gerekenleri bir tarafa atıp sizinle sohbet ediyorum. :) Ne konuşmak mı istiyorum,kısaca çok şey... Her üniversite öğrencisi gibi korkularım var mesela hayat hakkında. Sonra nerede çalışacağım benim için hala bir muamma. Ama sanırım şu sıra en büyük derdim içimden gelen şeylerle yapmam gerekenlerin taban tabana zıt olması. Aslında bu benim için hayat boyu böyleydi. Yaz tatillerinde içimden ders çalışmak gelirken okul zamanı tatili özler dururum, vize zamanı deli gibi kitap okuyasım gelir ki evet şu an ...

                                                        Açıklamalara bakarsanız bu elbiseyi farklı görmemizin sebebi göz yanılsamasıymış. Çevresindeki farklı eşyaların farklı renklerinin yansımaları sonucuymuş. Şimdi sorular şu; Hemen herkes iki renk arasında kalmış durumda ve dünyanın yarısı renk körü olamayacağına göre ve herkesin ortak renkte eşyalar kullanmadığını da göz önünde bulundurduğumuz da (üstelik aynı yerde duran şeyi arkadaşımla ben farklı renklerde görüyoruz ) biz nasıl birbirinden aşırı alakasız (sarı-beyaz veya mavi-siyah ) görüyoruz ?

Öncelikle şunu belirtmeliyim bu yazıları sevgili arkadaşım Fulya ile birlikte üniversitede yapacağımız bir sunum için hazırlamıştık ve bunu sizlerle de paylaşmak istedim. Bilgilere farklı sitelerde de rastlayabilirsiniz zira ben de herkes gibi araştırmamda interneti kullanmıştım. Kendi blogumda da sizlerle paylaşmak istedim. Umarım beğenirsiniz.  Charles DARWİN  “Türlerin Kökeni” adlı kitabında vücudumuzda kullanmadığımız anatomik özelliklerimizi gereksiz parçalar olarak nitelendirerek bunların bir listesini yapmıştır. Aslında burada gereksiz olarak nitelendirmesinin sebebi bu özellikleri artık kullanamamızdır, ama bu demek değildir ki bunları bir zamanlar kullanmıyorduk.

nBeyin ile tanışalı yaklaşık bir sene oluyor.Sınıfta son dakika yapılan bir duyuruyla birlikte zar zor yetiştiğim bir seminerle tanışmış oldum kendileriyle.Tabi aslında kurucularıyla tanıştım desek daha doğru olur. Ben salona girdiğimde ( ki adım atacak yer bulamıyordunuz ) sevgili Sinan Canan sahnede arkasında ciddi anlamda uğraşılmış bir slayttan seminerine başlamış ve neredeyse bitirmek üzereydi ki neyse ki o güzel anlara yetiştim.İnsan beynini daha önce hiç anlamadığım kadar güzel anlamaya başlamış ve hiç kendimi beynime bu kadar yakın hissetmemiştim işin açığı. Daha sonra ufak bir ara verildi ve salonların ikinci yarıda boşalmasının aksine daha bir doldu salon ama ben bu sayede yer kalmadığı için sahnenin en önüne oturma fırsatı yakaladım çünkü kimseyi ayakta bırakmaya niyetleri yoktu. Yani aslında resmen sahnenin üstünde oturuyordum ve çaprazımda bana bakan devasa bir beyin vardı ve işçiliği gerçekten çok güzeldi. Bahsettiğim bu beyni paylaşacağım videolarda rahatlıkla göre...

Hayatta hepimizin çok istediği şeyler vardır. Kimimiz çok param olsun der kimimiz dillere destan bir aşkı olsun ister. Kimi sağlık ister, kimi huzur, kimi heyecan. Ben her istediğimi bunlarda buluyorum. Siz de benimle paylaşın istiyorum. KİTAPLAR & FİLMLER Bu hayatta bana iyi bir kitap ya da iyi bir film kadar güzel zaman geçirtecek çok ama çok nadir şey var. Tabii ki sevgilimle geçirdiğim huzur dolu güzel anları ayrı tutuyorum. Ya da annemle uzun ve güzel bir salı kahvaltısını. Evet, salı dedim. Çünkü normal ailelerin pazarı annemin işi dolayısıyla bizde salı. Gelelim kitaplara ya da kitaplarıma mı desek, özellikle sevdiğim kitaplarımı yazarlarından kıskanırcasına ben yazmışım gibi benimsemeyi severim. Ben de o kadar güzel bir kitap yazmak istediğimden sanırım. Evet, bu bölümü kitaplara ve filmlere ayırmak istiyorum ve sizden de ricam burada yorumlarınız sadece kitaplar ve filmler adına olsun. Severek izlediğiniz ya da okuduğunuz kitapları mümkünse resimleriyle paylaş...

Merhaba, bu da size ikinci adımım oluyor sanırım. Sizlere böyle bir yazı sunmak istedim çünkü bölümüm yeni olduğu için insanları bilgilendirecek yeterince yer olmadığını fark ettim. Özellikle kendim bu bölüme gireceğim zaman gerçekten çok az bilgi sahibiydim. İnsanlar ne iş yapacağımı sorduklarında aklımdaki soru işaretlerinden başka verecek cevabımın olmaması sinir bozucuydu. Ki size gayet rahatlıkla söyleyebilirim okuyanların birçoğu hala ne yapacağını bilmiyor özellikle birinci sınıflar. İşin özü şu, burayı açma sebeplerimin başında bu sorunlar yatıyor ve özellikle bu bölümü seçmeyi düşünen arkadaşlarıma bir yardımım dokunsun istedim, umarım istediğim gibi yardımcı olabilirim de. Genel bir sorudan başlamak istiyorum (ki karşılaşacağınız en sık ve en zor soru bu).  Biyomühendislik nedir ? İşte bizim mesleğimizin tüm özeti bu sorunun içinde yatıyor. İnanılmaz kapsamlı bir cevabı var ve insanlar o kadar uzun bir cevabı dinlemeden genelde, sözünüzü kesip " Ee ne iş ya...

Bu yazı sizlerle tanışmak için attığım ilk adım ve bloggerların dünyasına açılan kapıyı hafifçe aralayıp attığım ilk kaçamak bakış... Açıkçası sandığımdan daha zormuş. Öyle evde oturup kendi kendine yazı yazmaya benzemiyormuş. Hadi size biraz kendimden bahsedeyim de şu havadaki gerilimi dağıtalım, ne dersiniz ? :) Adım Süheyla. Kırıkkale Üniversitesi Biyomühendislik bölümü öğrencisiyim ve burayı açmamın asıl amacı da sizinle bölümümle ilgili bilgiler paylaşmak, sizden bir şeyler öğrenmek ve orta okuldan beri hayatımda beni en çok rahatlatan şeyi yapmaya devam ederek yazı yazmak. Tabi burada minik bir fark var, umarım artık onları birileri okuyup benimle konuşacak hatta belki de tartışacak ki umarım şu an bunu okuyan herkes bana yorum yapar.